Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2024 yılının asgari ücretini belirlemek üzere pazartesi günü yaptığı ikinci toplantıda bir rakam telaffuz edilmedi ama toplantıyakatılan işçiler gerçekleri telaffuz etti; “Biz de çocuklarımıza peynir almak istiyoruz” dediler. “Asgari ücretle çalışan 8 milyon emekçi var, bunlar aileleriyle birlikte 13 milyon kişi ediyor. Bu insanların sofradan aç kalkmamaları için güzel bir ücret istiyoruz,” dediler.
Bu ülkede emeğiyle yaşayan herkes gibi biz de sofralarından aç kalkılmayan, gecelerinde aç yatılmayan bir ülke istiyoruz.
Konfederasyonumuzun üyesi Birleşik Metal-iş Sendikası’nın raporuna göre açlık sınırı, yani sadece gıda için harcanması gereken minimum aylık tutar 12 bin 998 lira, diğer harcamaların da hesaba katıldığı yoksulluk sınırı ise 44 bin 718 lira.
Mevcut asgari ücret 11 bin 402 lira yani açlık sınırının altında.
Bugün sendikamızın örgütlü bulunduğu medya, yayıncılık ve matbaa işkollarında da asgari ücret normal ücret halini almış durumda. Bazı yerlerde bankaya yatırılan ücretin bir kısmının elden geri alınması dayatmasıyla asgari ücretin bile altında ücret ödeniyor.
Asgari ücretin sefalet ücreti olarak yaşandığı alanlardan birisi de matbaalar. Uzun yıllardır örgütsüz ve güvencesiz çalışmaya mahkûm edilen işçiler birçok yerde asgari ücretin de altında çalışıyor. Pandemi döneminde, iş kazalarının ve iş cinayetlerinin yoğun yaşandığı İstanbul’un Topkapı bölgesinde ve çevresindeki işletmelerde, işçiler durmaksızın çalıştırılmalarına rağmen sahipsiz bırakıldı. Meslek hastalıkları ile cebelleşen ve son dönemde göçmen emeğinin katmerli sömürüsüyle, fazladan baskı altına alınan matbaa işçileri güvencesiz yaşamaya mahkûm ediliyor.
Medyada birçok genç gazeteci, staj adı altında ücretsiz çalıştırılıyor, birçok yerde asgari ücret olağan ücret halini almış durumda. Yöneticilerin astronomik ücretler aldığı ortamda, mesleklerine olan bağlılıkları da istismar edilen muhabirler, editörlere açlık sınırı reva görülüyor.
Yayınevlerinde çalışan veya yayınevleri için çalışan editörler, çevirmenler, grafikerler sevdikleri bir iş yapmanın bedelini bazen asgari ücretin de altında ücretler karşılığında, birçok durumda sosyal güvenceleri olmaksızın çalışarak ödüyor.
Bu asgari ücret tiyatrosunda verilen zamların daha eve gitmeden cebimizden uçacağını biliyoruz ve yine biliyoruz ki, ne kadar çok mücadele edersek asgari ücret de o kadar çok artacak.
Asgari ücret, emekli maaşlarından işsizlik sigortasına, kıdem tazminatlarına kadar, emekçilerin birçok farklı gelirini de etkiliyor. Ayrıca bugün asgari ücret genel ücret halini almış durumda.
O yüzden asgari ücret tüm emekçilerin sorunudur.
AKP iktidarı, bu yıl, geçen iki yıldan farklı olarak asgari ücrette bir kere artış yapılacağını dillendirdi. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde değil bir artış, yılda iki kere artış dahi kabul edilemez. Konfederasyonumuz DİSK’in de talebi asgari ücretin yılda dört kez artırılmasıdır.
AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu komisyonun toplandığı gün, ¨Asgari ücretle çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz¨ ifadesini kullandı. Bunun yolu, asgari ücretin genel ücret değil, çıplak taban ücreti olmasından geçer. Kimsenin asgari ücret karşılığında çalışmamasından geçer. Asgari ücret, öngörülen enflasyon oranı olan yüzde 39,5 arttırıldığında açlık sınırını ancak aşıyor ve yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Kaldı ki açıklanan resmi enflasyon oranları gerçeği yansıtmıyor. Bu yetmezmiş gibi önümüzdeki yıllarda asgari ücretin ve emekli maaşlarının hedeflenen enflasyon oranında artırılacağı konuşuluyor. Bu, emekçileri ve emeklileri yalanlarla açlığa mahkûm etmek anlamına gelir.
Geçen 5 yılda, emekçiler ve emekliler ¨yüksek enflasyon düşük ücret¨ rejimiyle yoksulluğa, yoksunluğa mahkûmedilirken patronların kârının 8 kat arttığını biliyoruz.
Tam da bu yüzden, asgari ücret enflasyon oranının üstünde artmalıdır, çünkü yükselmesi gereken patronların kâr oranı değil, emekçilerin refahıdır.
Biz medya, yayınevi, matbaa emekçileri olarak, diğer emekçi kardeşlerimiz gibi, asgari bir hayata razı olmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Yazdığımız, bastığımız her harfin hakkını alacağız.
Biliyoruz ki işçilerin birliği sermayeyi de iktidarı da yenecek.
Gücümüz birliğimizdedir.