Bu yıl da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kötü çalışma koşulları, baskı, şiddet ve sansürle karşılıyoruz.
Güvencesiz istihdam, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve sendikasızlaştırma baskıları, gazetecilik mesleğini adeta bir hayatta kalma mücadelesine dönüştürüyor. Ancak bu zorlu koşulların üzerine bir de gazetecilere yönelik artan baskı, şiddet ve sansür eklenince, basın özgürlüğü çok ciddi bir darbe alıyor. Son dönemde medya kuruluşlarının sosyal medya hesaplarının yasaklanması ve sosyal medya üzerindeki düzenlemelerle uygulanan sansür de bu baskının bir parçası haline gelmiş durumda.
Gazetecilik, bir kamu hizmetidir ve halkın doğru bilgiye erişim hakkının temel taşıdır. Ancak, gazetecilerin meslek faaliyetleri iktidarın hoşuna gitmediği için “suç” sayılıyor ve bu durum, meslek onurunu ve özgürlüklerini ağır bir şekilde zedeliyor. Gazetecilere yönelik soruşturma, gözaltı, tutuklama ve mahkumiyet kararları bir baskı aracı haline gelmiş durumda. Sahada çalışan gazeteciler hedef alınarak katlediliyor; şiddet, tehdit ve nefret söylemlerine maruz kalıyor.
Bugün, onlarca gazeteci halen cezaevinde. Tutuklu meslektaşlarımız, sadece halkı bilgilendirme görevlerini yerine getirdikleri için hapsediliyor. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde tutuklu üyemiz Gülistan Dursun başta olmak üzere, mahkum edilerek çalışması engellenen tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Gazetecilik bir suç değil, halkın haber alma hakkının teminatıdır. Bu nedenle 10 Ocak’ı kutlama günü değil, dayanışma ve mücadele günü olarak ilan ediyoruz. Tüm gazetecileri dayanışmaya, basın özgürlüğü için ortak bir ses çıkarmaya çağırıyoruz.
DİSK Basın-İş Sendikası olarak, gazetecilerin haklarını savunmaya, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve özgür basının oluşturulması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Türkiye Basın Yayın ve Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş)