Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in ölümünün üstünden 14 yıl geçti. 14 yıldır dava sürüyor. Devlet adaleti sağlamak yerine davayı kendi iç kavgalarının aracı olarak kullanıyor. Ve biz de 14 yıldır adalet bekliyoruz.
Dink suikasti 1915 Ermeni soykırımının bir devamı niteliğinde, büyük kapılar arkasında karar verilip küçük bir beldenin ufak insanlarının eline silah tutuşturularak gerçekleştirdi. Devlet her daim olduğu gibi ilk önce tetikçilerini, muhbirlerini gözden çıkardı.
İlk zamanlar Ergenekon ve Balyoz torbalarına sokuşturulmaya çalışılan dava bugün devlet içindeki eski kardeş yeni düşman AKP-Cemaat kavgasının bir sahnesi olarak devam ediyor. AKP iktidarının yeni yargı tetikçileriyle dava “en elverişli” şekilde bitirilmeye, dosya kapatılmaya çalışıyor.
Devlet içinde “vur” diyenlerin hala korunduğu bu davanın, Hrant’ı korumayanların, bile bile suikastin yolunu açanların -tam da onlardan biri olan Celalettin Cerrah’ın dediği gibi- “ufacık sabıkalarla” bitirilmesine izin vermeyeceğiz.
Hrant’ın katli 106 yıllık bir suçun sonucuydu, faillerini, tetikçilerini, azmettiricileri Trabzon’daki Rahip Santaro cinayetinden, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamından, 16 Mart’ta Beyazıt’tan, Cizre’den tanıyoruz. Irkçı faşizmin tanığıyız.
Kardeşimizin, meslektaşımızın, yoldaşımızın failleri açığa çıkmadan, adalet yerini bulmadan yangından mal kaçırır gibi “iyi çocukların” korunarak bitirilmesını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz!
Hrant için, adalet için bu suikastin faillerinin peşindeyiz.